Sanık Karar Duruşmasına Katılmak Zorunda mıdır? Hukuk Sahnesinde Bir Komedi Gösterisi
Adliye koridorlarının ağır havasını bilirsiniz… Sessizce ilerleyen avukatlar, ellerinde dosyalarla koşturan katipler ve tabii ki “yine mi duruşma var ya!” diye iç geçiren sanıklar. İşte bugün o sanıklardan birinin aklındaki meşhur soruyu ele alıyoruz: “Ben şimdi o karar duruşmasına illa ki gitmek zorunda mıyım?”
Kemerlerinizi bağlayın çünkü bu yazı biraz hukuk, biraz kahkaha ve bolca “insan hali” barındırıyor!
—
Önce Ciddiyet: Sanık Karar Duruşmasına Katılmalı mı?
Şimdi işin yasal kısmına kısa bir göz atalım. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, sanığın duruşmalara katılması bazı durumlarda zorunlu değildir. Özellikle karar duruşması söz konusu olduğunda, sanık vekil ile temsil ediliyorsa ya da yargılamaya katılmama hakkı kullanılmışsa, duruşmaya bizzat katılmak şart değildir.
Ancak… (evet burada bir “ancak” var), mahkeme sanığın duruşmada bulunmasını zorunlu görürse, o zaman durum değişir. Yani “Ben Netflix izliyorum, siz karar verin bana haber verirsiniz” gibi bir rahatlık her zaman geçerli olmayabilir.
—
Erkek Tarafı: Stratejik Planlama ve ‘Benim Planım Var’ Modu
Erkeklerin bu konudaki yaklaşımı genellikle “strateji” odaklıdır. Duruşmaya gitmek mi, gitmemek mi? İşte burada tam bir satranç oyunu başlar:
“Gitmeyeyim de avukat halletsin.” Hemen B planı devreye girer. Çünkü vakit nakittir, duruşma salonunda beklemek yerine toplantıya girmek daha mantıklıdır.
“Gidersem mesaj veririm.” Eğer mahkemenin gözünde daha ciddi ve sorumlu görünmek istiyorsa, duruşmaya katılmak stratejik bir hamle olur.
“Son anda sürpriz yaparım.” Bazı erkekler için bu, bir nevi taktiksel çıkış planıdır. “Gelmemiş” sanılan sanık, son dakikada mahkeme salonuna girip hava atabilir!
Bu yaklaşımda asıl amaç, sonucun lehine dönmesi için en akıllı yolu bulmaktır. Hatta bazen “karar duruşmasında kravatın rengi bile önemlidir” gibi detaylara kafa yorulur.
—
Kadın Tarafı: Empati, İlişki Yönetimi ve Dramatik Sahne
Kadınlar ise bu meseleye daha ilişkisel ve duygusal yaklaşır. Onlar için mesele sadece bir duruşma değildir; mahkeme salonu aynı zamanda bir “hikâye anlatma” alanıdır:
“Gitmeliyim çünkü saygı göstermek önemli.” Kadınlar genellikle orada bulunmanın yargıya, mağdura ya da sürece duyulan saygının bir göstergesi olduğunu düşünür.
“Hikâyemi anlatmak istiyorum.” Son söz hakkı varsa, bunu kullanıp içindekileri anlatma fırsatını kaçırmazlar. Hatta biraz gözyaşı bile adaletin terazisine etki edebilir.
“İlişkiyi yönetmek önemli.” Hakim, savcı, avukat… Bu isimlerle kurulan ilişki, gelecekteki süreçlerde de önemli olabilir. Kadınlar bu dinamiği iyi hesap eder.
Bu bakış açısı daha çok “insani faktör” ve “duygusal bağ” üzerinden ilerler. Sonuçta hukuk sadece yasa değildir; insanların hikâyelerinden oluşur.
—
İki Dünya, Tek Duruşma: Strateji Mi, Duygu Mu?
Peki sanık ne yapmalı? Gitmeli mi, gitmemeli mi?
Aslında bu sorunun cevabı her iki bakış açısından da alınabilir:
Eğer dava kritikse, mahkemenin gözünde sorumluluk sahibi bir profil çizmek önemliyse, katılmak en iyisidir.
Eğer avukat süreci tamamen kontrol edebiliyorsa ve katılım bir zorunluluk değilse, gitmemek de stratejik bir tercih olabilir.
Yani mesele sadece “katılmak zorunda mıyım?” değil; aynı zamanda “katılmak bana ne kazandırır ya da ne kaybettirir?” sorusudur.
—
Hukuk Sahnesinde Bir Final: Komediden Ciddiyete
Hukuk bir sahne gibidir. Sanık bazen başrol, bazen figüran olur ama perde kapanmadan önce son sahnede ne yapılacağı her zaman önemlidir. Karar duruşması da işte tam o “final sahnesi”dir.
Ve unutmayın: Mahkeme salonuna gitmek istememeniz gayet insani olabilir ama orada olmanız bazen sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve sembolik anlamlar taşır.
—
Peki Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Sizce bir sanık, karar duruşmasına mutlaka gitmeli mi? Yoksa avukatına “Sen hallet ben dışarıda kahvemi içeyim” deme lüksü olmalı mı?
Yorumlara fikirlerinizi yazın, bakalım hukuk dünyasının mizahi tarafında hangi görüş ağır basacak! 😄
—
Sonuç: Sanık her zaman karar duruşmasına katılmak zorunda değildir, ama bazen orada olmak adaletin terazisinde ekstra bir ağırlık koyabilir. İster stratejik bir satranç hamlesiyle ister empatik bir duruşla olsun… Unutmayın, adalet sahnesinde son perdeyi nasıl kapattığınız, bazen tüm oyunun kaderini belirler.